Akreditif, riskleri azaltıcı bir yapıya sahip olsa da, akreditif işlemlerinde tarafların her biri belirli düzeyde riske maruz kalmaya devam eder.
Daha önce de açıkladığımız gibi akreditif uygulamalarında ihracatçı ve ithalatçının yanı sıra bankaların da bazı sorumlulukları bulunmaktadırlar.
Dolayısı ile akreditif işlemlerinde bankaların da ihracatçı ve ithalatçılar gibi kötü niyetli uygulamalar karşısında risk altında oldukları unutulmamalıdır.
Akreditif işlemlerindeki riskleri genel riskler (tüm tarafların ortaklaşa taşıdığı riskler), mücbir sebeplere ilişkin riskler, ithalatçının (amirin) taşıdığı riskler, ihracatçının (lehtarın) taşıdığı riskler ve bankaların taşıdığı riskler olmak üzere 5 grupta inceleyebiliriz.
Not: Akreditifte Riskler başlıklı pdf dosyamızı buraya tıklayarak indirebilirsiniz.
Akreditif Uygulamalarında Genel Riskler:
Genel riskler tüm taraflar tarafından paylaşılan riskler olarak tanımlanabilir.
Ülke Riski (Politik Risk):
Akreditif uygulamalarında bahsedilebilecek ilk risk faktörü ülke riski veya politik risk olarak adlandırılabilir.
Bu risk grubuna örnek olarak; akreditif açıldıktan sonra ithalatçı ülkede yasal mevzuatta yapılacak değişiklikler sonucunda akreditifin işleyemez konuma düşmesi veya her iki ülke arasında ticari ilişkinin kesilmesi sonucu ödemenin yapılmasının olanaksız hale gelmesi, gösterilebilir.
Bankaların ve ticari uygulamacıların yaptıkları işlemlerde ülke riskini göz önüne almaları gereklidir. Akreditif taraflarının kontrolü dışında gelişen olaylar sonucunda ülke kaynaklı riskler ortaya çıkmaktadır.
Sahtekarlık Riski:
Sahtekarlık riskinin ilki art niyetli ihracatçıdan kaynaklanan bir risk türüdür.
Art niyetli bir ihracatçı sahte evrak düzenleyerek, hiç yüklemediği ürünler veya yüklemiş olduğu değersiz ürünlere karşılık olarak, akreditif bedelini tam olarak tahsil etmek sureti ile ithalatçının zarara uğramasına neden olabilir.
Eğer işlemde teyit bankası mevcut ise bu durumda teyit bankasının da ihracatçıya ödeme yaptığı halde ödeme tutarını amir bankadan tahsil edememe riski ortaya çıkmaktadır.
İkinci ve daha az rastlanan sahtekarlık riski ise birinci uygulamanın tam aksi bir şekilde, sahte akreditif uygulaması ile ihracatçının zarara uğratılması yöntemidir.
Bu sahtekarlık şekline art niyetli bir ithalatçının, aslında hiç var olmayan bir amir banka üzerinden açtığını iddia ettiği akreditif ile ihracatçıyı yanıltıp, akreditifte belirtilen ürünlerin yüklenmesini sağlaması örnek olarak verilebilir. İhracatçı bu durumda sorumlu olarak karşısında bir banka bulamayacağı için zarara uğrayacaktır.
Hukuki Riskler:
Hukuki riskler, ülke veya politik riskin aksine akreditif tarafları tarafından başlatılan ve hukuki süreçler sonrasında, akreditifin işlevinin tamamen veya geçici bir süre için devre dışı bırakılmasını kapsayan riskleridir.
Hukuki risklere örnek olarak, art niyetli bir ithalatçının uluslararası satış sözleşmesinin maddelerine dayanarak ihracatçının aleyhine haksız bir dava açması ve bunun sonucunda alacağı bir mahkeme kararına dayanarak, mahkeme süresince amir bankanın lehtara ödeme yapmasını engellemesi verilebilir.
Mücbir Sebeplere İlişkin Riskler:
Mücbir sebep kavramı, bir sorumluluğun yerine getirilmesini kısmen veya tamamen, geçici ve/veya daimi surette engelleyen, bu özelliği dolayısıyla sorumluluğu ortadan kaldıran ve/veya edimin yerine getirilmesini ve vadesini geciktiren veya sorumluluğun niteliğini değiştiren kişinin önceden beklemediği ve tahmin edemeyeceği, beklese ve tahmin etmiş olsa bile engelleyemeyeceği dışarıdan gelen olağanüstü nitelikte bir olay, olgu veya durumdur.
Mücbir sebep kavramına bağlı gelişmeler dolayısı ile akreditiften doğan sorumlulukların yerine getirilmesinin engellenmesi dolayısı ile ortaya çıkabilecek riskleri mücbir sebeplere ilişkin riskler olarak sınıflandırabiliriz. Bu tür risklere bir örnek vererek konuyu açıklamaya çalışalım.
Örneğin, ihbar bankası mevzubahis ülkede hüküm sürmekte olan çok geniş bir ayaklanma dolayısı ile akreditif evraklarını amir bankaya gönderememişse burada mücbir sebep halinden bahsedilebilir.
UCP 600’ün 36. maddesinde mücbir sebep halinden (Acts of God) aşağıdaki şekilde bahsedilmektedir.
Bir banka doğal afetler, isyan, ayaklanma, iç karışıklıklar,savaş hali, terör eylemleri veya grev veya lokavtlar veya kendi kontrolü dışındaki diğer nedenlere bağlı olarak faaliyetinde meydana gelecek kesintiden kaynaklanan sonuçlardan dolayı hiçbir yükümlülük ve sorumluluk üstlenmez.
Akreditif Uygulamalarında Amirin (İthalatçının) Taşıdığı Riskler:
Akreditif uygulamalarında amirin (ithalatçının) riskleri; ürüne ait riskler, döviz kuruna ait riskler ve amir bankaya ait riskler olarak üç ana başlıkta toplanabilir. Amirin akreditif işlemlerinde karşılaşabileceği riskler bu ana grupların birer alt basamağını oluşturmaktadır.
Ürüne Ait Riskler
- Malların teslim edilmemesi
- Malların eksik teslimi
- Teslim edilen malların düşük kalite ve değerde olması
- Malların nakliye sırasında hasar görmesi veya kayba uğraması
Döviz Kuruna Ait Riskler
- Kurlardaki olası aşırı dalgalanma riski
Amir Bankaya Ait Riskler
- Amir bankanın görevini yerine getirememe riski
Akreditif Uygulamalarında Lehtarın (İhracatçının) Taşıdığı Riskler:
Akreditif uygulamalarında lehtarın (ihracatçının) riskleri aşağıdaki 3 ana başlık altında toplanabilir. Bunlar;
- Akreditif şartlarına uyamama
- Amir bankadan geç ödeme alma veya hiç ödeme alamama
- Akreditifin banka harici bir kurum tarafından açılmış olması
Akreditif Uygulamalarında Bankaların Taşıdığı Riskler:
Akreditifli işlemlerde bankalar akreditif şartları gereğince aldıkları sorumluluk ölçüsünde bazı risklere açık konuma gelmektedirler. Bu risklere, amir bankasının taşıdığı amirin iflas etme riski, teyit bankasının taşıdığı amir bankanın ödeme yapmama riski örnek olarak gösterilebilir.
ÖZGÜR EKER (CDCS)
Akreditif Danışmanlık ve Eğitim Hizmetleri